117. Oturum: Mesafe Nedir?

Mesafe Nedir

14.06.2022

Kiper: Umarım keyfiniz yerindedir, herkes için her şey yolundadır. Bu oturumda “mesafe” kavramını ele alacağız. Mesafe nedir, sizin için mesafe nedir?

Tunç: Aklıma gelen ilk tanım teknik oldu. Uzayda birbirinden farklı iki nokta arasındaki uzaklık. Gündelik hayatta iki insan arasındaki mesafeden bahsederken daha çok sınıra bir gönderme olarak kullanıyoruz.

Mesafeyi korumak olarak kastettiğimiz de saygıyı korumak, resmiyeti elden bırakmamak gibi anlıyorum.

Büşra:  Aklıma çocukken çok dinlediğim Serdar Ortaç’ın Mesafe şarkısı geldi. Mesafe bana, koymak istemediğim ama insanların tavrından dolayı koyduğum tavrı çağrıştırıyor. Aslında bunu sevmiyorum, sizi olmak istediğiniz yerden uzaklaştırıyor.

Bengü: Benim aklıma mesafe koymak denildiğinde karşı tarafa dair bir soğukluk yaratma halim geliyor. Genelde ihtiyatlı davranmak zorunda kaldığımda bunu tercih ediyorum.

Uhri:  Hepimizin bildiği gibi aslında uzaklık belirten bir kavram. İki referans noktasına ihtiyaç duyan bir kavram. Bence zamanla ilişkili bir kavram, müddet sözcüğü ile çok yakın buluyorum. Mesafenin bir aralık tanımladığı kadar üstü örtülü ya da açık şekilde zamansal bir aralığı da işaret ettiğini düşünüyorum.

Hasan: Referans noktaları arasındaki uzaklık ayrılık haline gönderme yapıyor. Duygular ya da düşünceler arasındaki mesafeyi de konuşabiliriz. Hem mekânda hem zamanda hem diğer boyutlarda hem de anlamda ve duyguda bir karşılığı var gibi duruyor.

Kiper: Fikirsel mesafelerin aşılması konusunda, tıpkı bir uzaklığın rahatlıkla kat edilebileceğini bildiğimiz kadar rahat bir yerden mi bakıyoruz, yoksa farklı bir yerden mi bakıyoruz? 

Burcu:  Mesafe algımızın aslında insanın kendine olan mesafesiyle doğru orantılı olduğunu düşünüyorum. İnsan kendini bulmuşsa, tanımışsa, tüm dünyayla buluşmuş olur ve dünyayı olduğu gibi hisseder.

Carl Jung, “Modern insan Tanrıyı göremez çünkü yeterince aşağılara bakamaz” der. İnsan şeffaf bir şekilde duygularını açtığında mesafe kavramına ihtiyaç duymuyor.

Monsieur: Mesafe bence beynin sol lobunun sağ lobunu baskılamasıdır. Mesafenin azalmasını sağlayan duygusal bağ kurmaktır.

Mehmet: Johann Wittgenstein, “Dil dünyayı boyar” derken Borges de “Konuşmak bir şey söylemek değildir” demiş. 

Bazen algılarımızdan kaynaklı olarak karşı tarafın konuştuğu bize hiç işlemez, işte mesafe dediğimiz kavram buraya denk gelir. Mesafe algı ve uzamlarla ilgilidir.

Fizik teorilerinden hareketle, zamanı sıfırlayınca mesafe sıfırlanır mı?

Mesafeyi bizim anlamlandıran şeylerden bir tanesi ışıktır. Ayın karanlık tarafıyla bu nedenle mesafeli olduğumuz söylenebilir.  

Soyut Kavramlar Oturumlarında konuşurken hepimiz fiziksel bir mesafeden konuşuyoruz ancak bilişsel olarak mesafemiz neredeyse yok gibi.

Mesafe Nedir?

Ali: Bir boşluk içerisinde yaşamıyoruz, yokluk diye bir şeyden bahsedemediğimiz için varlık âlemindeki bütün nesnelerle bir kurbiyet (Tasavvuf ’ta dünyadan uzaklaşıp Allah’a yakınlaşma)  meselesi olarak görüyorum.

Mesafe kavramı bence neye yakın olduğumuza karar vermekle ilgili bir kavram. Gözden uzak olan, gönülden de ırak olur diyen atalarımıza bakacak olursak gönül bağlarını da bu mesafe belirliyor.

Monsieur: Bence en önemli mesafe diğer insanlardan ziyade insanın kendisiyle olan mesafesi.  İnsanın kendini gerçekleştirmesi, kendini bulması, kendini anlaması, değerlerini yeniden değerlendirmesi toplumun bize öğrettiği her şeyi yıkıp yeniden değerlendirmeyle insan kendine yaklaşmalıdır.

Toplumda kabul görmek adına belli maskeler üretiyoruz ve arkasına saklanıyoruz. İnsan bunu sıklıkla yaptığında, toplumda kabul görmek adına kendi potansiyelini gerçekleştiremez hale geliyor. İnsan kendi karanlığını ve aydınlığını ayırt etmeden kabul ettiğinde kendine mesafesi kapanacaktır.

Mehmet: Biz kendimizi heykel olarak her gün yeniden yontuyoruz, algımızla da karşı tarafı yontuyoruz. Bu yontmalarla birlikte kimi zaman mesafeler kısalıyor kimi zaman da mesafeler uzuyor.

Orpheus (Erkan): Ben mesafeyle kişinin kendini var etmesi arasında bir bağlantı görmüyorum.

Biz resmini yaptığımızla kendimiz arasındaki her mesafeyi ölçerek ve birebir aynı şekilde resmedersek gerçekle yaptığımız resim arasında pek fark kalmaz, var olanı yeniden çizmiş oluruz.  

Benim için mesafeyse kişinin kendi koyduğu kuralları kabulüdür ve ancak kişinin kendisince değiştirilebilir. Uzaktaki kişiler benim mesafe hissetmediğim yakın dostlarım olabilir veya tam tersi de olabilir.

Fatih: Fiziksel mesafeyi bir tarafa bırakırsak benim eşyayla ve insanla aramda farklı mesafeler var.

Yaş aldıkça eşya ile aramda olan mesafenin arttığını biliyorum. Gençken eşyayla daha sıkı bir bağ kuruyordum.

İnsanla olan mesafeden her ne kadar şikâyet etsek de insan insanla mutlu oluyor ya da insana en büyük travmayı da yine insan yaşatıyor.

Aslında en uzak mesafe iki insan arasında tezahür ediyor. Covid döneminde mesafe kavramını hepimiz yeniden gözden geçirdik. Mesafenin ne olduğunu kavramak akıl gerektiriyor.

Mesafeyi ontolojik olarak yalnızlıkla da bağdaştırabiliriz.  Ahmet Haşim’in O Belde şiirinde ya da Peyami Safa’nın Yalnızız romanında (Simeranya) da karşımıza bu bağlamıyla çıkar.

David King – Social Distance

Burcu: İnsanın aşk gibi özlem gibi soyut kavramların bedende bir karşılığı olduğu anladığında aslında kendiyle mesafesi kapanıyor. Mesafenin bu bağlamda insanın ruhunun bedenin içinde oturabilmesi, sığabilmesiyle alakalı olduğunu düşünüyorum.

D: “Mesafeli” dediğimiz zaman otomatik olarak iletişimi güçleştirecek ya da engel olacak bir şeyi kast ediyoruz ama aslında kelime iki şey arasındaki uzaklığı belirtirken bu anlama sahip değil.

Bir şey bir şeye yapışık değilse, kapsamıyorsa, kesişmiyorsa hatta teğet bile değilse mesafeli oluyor. 

Efser:  Mesafenin benim için negatif bir anlamı yok çünkü duygusal anlamda da fiziksel anlamda da mesafe insanların birbirine sevgisini çoğaltan bir kavram. Bu nedenle mesafeyi korumaya özen gösteriyorum. Mesafenin aşılması halinde uzlaşıların korunamayacağını düşünüyorum.

Kiper: Algıladığımız ya da var olduğuna inandığımız mesafenin temelinde ne var?

Uhri: Farkındalık var. İki elimiz arasındaki mesafenin olduğunu ama aslında fark olmadığı için ya da algıladığımız için böyle bir mesafeyi aklımızdan bile geçmediğimizi örnek verebilirim.

Mesafe aslında algımızla alakalı bir şey, kimi zaman duygularımızla kimi zaman bilişsel tarafımızla bunu anlamlandırıyoruz. Biz mesela karaciğerle böbrek arasında böbrek arasında bir mesafe yokmuş gibi davranıyoruz, onu ihmal etmeyi seçiyoruz, ne zaman bir tıbbı operasyon geçirecek olsak bir anda o mesafe önem kazanıyor.

Mesafeye ihtiyacımız var, çünkü farkında olmak zorundayız.

Ege: Ben mesafenin tikelde (zaman ve mekânda) olduğuna inanıyorum. Tümel kavramlarda mesafenin olduğuna inanmıyorum. Bir resme baktığımızda, o resmin güzelliği içinde kaybolmak bana bir mesafeyi yok etmek gibi geliyor.

Monsieur: İnsan aşılması gereken bir varlıktır, onu aşmak için ne yaptınız diye sorar Nietzsche.

İnsanın kendisiyle olan mesafesine değinmemin sebebi, insan sadece mutlu olmak için yaşamamalı yani mutsuzluğun getirdiği şeyleri de göz önünde bulundurmalı.

Ferda: Benim için iki mekân gibi iki insan arasındaki en büyük mesafenin zaman olduğunu düşünüyorum. Aynı fikir veya duyguyu paylaştıkları halde bunu aynı anda yaşamalarına rağmen aralarında çok büyük bir mesafe vardır.

Bir duygu veya düşünce bende itici soğuk veya sevimsiz bir etki yaratıyorsa o duygu ve düşünceyle aram açık olur kendimi ondan soyutlamaya çalışarak araya uzaklık koymaya çalışırım.

İnsanlar konfor alanından çıkmamak için mesafe koyuyorsa bunun da aradaki alışverişi sıfırladığını düşünüyorum.

Kiper: İletişimi kesmek için mesafe koyduğumuzda karşı tarafın o mesafeyi egale edebilmesi için alan bırakıyor muyuz? Mesafelendiğimiz şeye açık kapı bırakıyor muyuz yoksa tamamen ilişkilenmeyi bitirdiğimiz için mi mesafe koyuyoruz?

Ferda: Eğer bir kişiden bahsediyorsak samimiyetine bakarım. Eğer samimiyetine inanmamışsam, bir daha şans vermem.

Bilal: İki kişi aynı odada olsa bile aynı zamanı, fikri, duyguyu paylaşmayabilirler. Bu nedenle mesafenin uzaklıktan bağımsız olarak da konuşulabilecek bir kavram olduğunu düşünüyorum.

Büşra: Aslında konuşulanlar bana Soren Kierkegaard’ın yabancılaşma kuramını hatırlatıyor.

İnsanın kendiyle olan yabancılaşması birey ve yakınıyla olan daha sonrasında toplumla olan yabancılaşma bu boyutta değerlendirilebilir Ben de mesafenin olumsuz tarafı kişilerin ilişkileri içinde mesafeye bir nedenle “zorunluluk” gibi hissederek yaşamının bir parçası haline getirmesi.

Efser: Herkes mesafe kötü bir şeymiş gibi bakıyor ama aslında hücrelerimiz arasında, elektronlar arasında bir mesafe var. Mesafe koymanın kendisinin olumsuz olduğunu anlıyorum ama mesafenin kendisinin olumsuz olduğunu düşünmüyorum. Arasında mesafe olmayan şeyler yakınlaşmayı da istemez.

Kiper:  Bir şeyin bütününü anlamak için de mesafeye ihtiyacımız var mı?

Mehmet: John Berger’in Portreler kitabını da bunun dışında değerlendirmemek gerekiyor. Alnımızdaki çizgiler, saça düşen aklar, gerek Nazım Hikmet şiirinde gerek Ahmet Haşim şiirinde zamansal kat edilen mesafeye gönderme olarak da kullanılmış.

Nihat: Kuantum dolanıklığında atomların birbirinden çok uzakta aynı tepkileri gösterebildiğine dair bir bilgimiz var. İletişim olduğu sürece mesafenin sorun olmadığına dair bir örnek olarak hatırlattım.  

Erdal: Mesafenin estetikle veya göz ile ilişkisi aklıma geldi. Göz haricindeki duyu organlarımızın çalışması mesafesizlik üzerine kurulu.

Aşkı, sevgiyi ve/ya düşünmeyi tetikleyen şey görmedir. Görmenin diğer duyularımıza göre kusurlu tasarlandığını varsayarsak mesafenin burada önemine dikkat etmemiz gerekir.

Pornografik çağa diyelim geçmeden önce resimle ya da görüntü ile göz arasında estetik bir mesafe söz konusuydu. Bu, estetiğe ve düşünmeye ulaşmamız için gerekli görülürdü. Bu çağda düşüncenin ıstırabı da bu mesafenin ortadan kalkmasıyla nüksetti.

Mesafe Nedir?

Kiper: Söz alan arkadaşlarımızın bir kısmı mesafenin gerekliliğine vurgu yaptı. Sen de aynı tarafta mısın?

Hasan:  Anlamak ve anlam yüklemek için de ihtiyacımız var gibi duruyor. Nasıl ki seslerin arasındaki boşluğa –sus kastediliyor- sesleri anlamak için ihtiyacımız varsa veya bir şeyin neyle neyin arasına denk geldiğine bakmak için bir aralık tanımlıyorsak bu bağlamda mesafenin insan için önemli olduğunu düşünüyorum.

Mesafenin negatif taraflarını konuştuk ama bu bağlamda pozitif yanının da altını çizmemiz gerekir. Bir şeyin fark edilebilmesi diğerleriyle arasındaki mesafeyle doğru orantılı görünüyor. 

Ayda: Biraz mesafe algısından bahsetmek istiyorum. Skhizein (Kendinden 91 cm Uzakta Olmak) isimli animasyon aklıma geldi. Mesajını olmam gereken yerde olmam ve bunun değişkenliği olarak özetleyebiliriz.  

Ben öteki arasındaki mesafenin altını çizdik ama öteki-öteki ve/ya öteki-ötekiler arasında da fraksiyon zinciri olarak gerçekleşebiliyor.

Ferda:  Mesafe izafi bir şeyse ve akışkanlık gösteriyorsa, ortak noktaya ya da ortak bir duyguya geldiğimizde mesafe sıfıra mı iniyor? Ya da bunu böyle mi anlamamız gerekir?

Hasan: Duygusal yakınlık ya da örtüşmeyle ilgili bunu söyleyebiliriz ama ben bilişsel tarafımızla ilgili hep negatif anılan mesafenin her dem negatif olmadığını ve ihtiyacımızın da olduğunu söylemek istedim. Duygusal tarafta genel olarak negatiftir.

The Interval At The Theatre – Charles Henry Tenre

Ferda: Mesafenin sıfıra inmesine bir tanım yapabiliyor muyuz?

Mesafe01

Image 1 of 12

Erdal: Mesafe kalktığı zaman dokunduğumuz şey pornografiye dönüşüyor, pürüzsüzleşiyor. Uzaktayken bulanık ve pürüzlü görünen dokununca tüketim nesnesine dönüşüyor.  Sokrates’in atopos kavramına da bakmadan geçmemek gerekiyor.

Mehmet: Aklıma Elias Canetti’nin Körleşme kitabı geliyor. Zamansal olarak geriye gittikçe –ki tarihsel algımız da aslında böyle- mesafe arttıkça daha temiz bir algımızın olduğunu düşünüyoruz

Bengü: Bu oturumda beynimle parmaklarım arasında acınası bir mesafe olduğunu fark ettim. Dinlemekle not almak arasında fazlaca kararsız kaldım.

Timur: Yapılan çalışmalara göre doğduğumuzda mesafesiz varlıklarız bir başka deyişle doğduğumuzda beyin donanımımız mesafeyi algılayabilecek ve tanımlayabilecek kapasiteye sahip değil.

Mesafe anılarımızı kullanarak algıladığımız, anladığımız, şekillendirdiğimiz bir kavram. Bu da sanki biraz öznel olduğunu gösteriyor. Yöntemsel olarak da insan, mesafeyi anlamak için en çok çıkarım yapmayı kullanıyor.

Mesafeyi beynimizin algılaması için ihtiyaç duyduğumuz bir diğer kavram da zaman. Zaman algısı oluşturmadan (ardışıklık oluşturmak) mesafe algısı oluşturmak çok zor.

Beynin sol kolunu kullanmasından sorumlu bölgesine pıhtı attığında, kişinin kendi sol kolunu başkasının sol kolu zannetmesi vakası gerçekleşebiliyor. Bir fonksiyon bozukluğu, kişinin kendisiyle kendinin arasında muazzam bir mesafe açabiliyor.

Mesafe-Nedir-01

Image 1 of 14

Yorum bırakın