031. Oturum: İtiraz Nedir?

29.06.2021

Soru: İtiraz nedir, sizin için itiraz nedir?

Yunus: İtiraz bence bir karşı duruştur. Bu karşı duruşun ya da direnişin nasıl gerçekleşeceği ise kişinin karakterine bağlıdır.

Tuba: Herhangi bir şeye karşı koymak ile itiraz etmek aynı şey mi?

Ebru: Karşı koymak değil de karşı gelmek desek daha iyi olacak gibi düşünüyorum.

Pınar: Bir olaya dair razı olmama durumu. Rızasının olmadığını yazılı, sesli, sözlü olarak bildirmektir.  Kültürel olarak değişkendir.

Uhri: Balkan göçmenleri, “gore glavata” der, başını dik tutmak, anlamına gelir. Duygu durumu da olabilir, sessiz bir eylem de olabilir. Asıl sormamız gereken neden boyun eğiyoruz? “Sükût ikrardan gelir” diyen bir atasözümüz var. Açıkça söylemenin gerçekleşmediği yerde asimilasyon çok hızlı o boşluğu dolduruyor.

Samson Destroying the Temple of the Philistenes – Gustave Doré

Alper: İtiraz etmek; ilgili konuda var olma cesaretimi gösteriyorum, demektir. İtirazın niteliği de bence önemli. Fikirsel mi, yoksa tepkisel mi? Düşünsel bir dünya inşa etmek gerekiyor.

Cansu: “Benim bir fikrim var ve o da şu” demek için itiraz ediyoruz.

Hasan: Her birimiz toplumun bir parçası olarak yaşantımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Bu yaşantımızı idame ettirmeye çalışırken kimi zaman bizleri zorlayan dışsal etkilerle karşılaşıyoruz. Bu etkiler kimi zaman kişilerden kimi zamandan da kurumlardan geliyor. Bizler de kendinizi ortaya çıkacak, eylemsel bir tavır oluşturmaya çalışıyoruz. Bu eylemsel tavır, dışsal etkilerle farklı bir yere konumlandığında bunun adına itiraz diyoruz.

Kiper: Konuşmamızda bir durum ya da eylem karşısında karşı çıktığımızı bir eylemle gerçekleştirmekten bahsediyoruz. Kimi zaman da eylemsizlik bir itiraz değil midir? Gezi Parkı Döneminde ortaya çıkan “Duran adamın” yaptığı da itiraz etmek değil midir? Bir kültür olduğu tespitinin de önemli olduğunu düşünüyorum. Bana göre “susmak da eylemsel bir tavırdır.”

Burak: Alper ve Yunus’un sözlerinden hareketle itiraz eden kişide nasıl nitelikler vardır?

Uhri: İtirazı niteliğine göre de sınıflandırıyoruz. Yıkıcı ya da yapıcı olarak değerlendiriyoruz. Muhalefet olarak adlandırdığımızda yasal kabul ederken isyan olarak adlandırıp yasadışı olarak da niteleyebiliyoruz. İnsan dünyaya eksik gelen bir canlı, yetiştirilmeye ya da büyümeye ihtiyaç duyarak dünyaya gözlerini açıyor. Bu nedenle yani ihtiyaçlarımızın karşılanması karşılığında ilk öğrendiğimiz şeylerden birisi itaat etmek oluyor. Biz otoriteyi tanımlamayı ve ona itaat etmeyi çok erken yaşta öğrenip içselleştiriyoruz. 

Toplumun devamlılığını sağlamak için otorite itirazın kontrol altında tutulması gerektiğine inanır. Eksik kalmasın, Gezi, itirazdan çok daha fazlasıdır, yalnızca itiraz olduğunu söylemek yanlış tanımlamamıza neden olur.  

Kiper: Şöyle mi düşünmeliyiz, kişiler bir araya gelip sistematik itiraz ederse buna muhalefet diyoruz.  Bireylerin tek başına sesini çıkarmasına “itiraz” diyoruz. İtiraz işe yarıyor mu? Genel olarak itirazın bir şeyi değiştirmediğini görüyoruz, gözlemliyoruz.

Uhri: Örneğin çocuk itiraz eder. Sonra dönüp anne babaya bakar. Eyleminin sonucunu anlamaya çalışır. “Otorite ile itiraz arasındaki ilişkiyi” görmezden gelemeyiz. İtiraz ederken bile, ürken, korkan bir ruh halinde konuşuyoruz.

Alper: O zaman retorik bir soru sorayım. İtiraz etmek, itaatsizlik midir?

Kiper: Belki sivil itaatsizlik tarafında olmak olarak nitelenebilir.

Burak: Kabul etmiyorum. İtiraz ile itaatsizlik arasındaki fark ne?

Ömer: İtiraz etmemeyi tercih ediyorum. İstemiyorum hayatımdan eksik olsun. İtirazı itaatsizliğe indirgemeyi de doğru bulmuyorum. Örneğin Gandhi herkesin bildiği bir protestocudur. İtirazını olan tuz yürüyüşünü sessizce yapar. Bu nedenle yani üslubu nedeniyle tuz yürüyüşüne hiçbir polise direnmez.

Umut: Katılmamaktır. Kişi karşı karşıya kaldığı eylemin doğruluğuna inanmıyorsa itiraz eder. Kişi inanmadığı ya da katılmadığı bir eylem için itirazını belirtmediği zaman kabul etmiş sayılır.  İtiraz bir isyan değildir. Reddederek başkaldırmak da değildir. Eğer kişi itirazını bu şekilde dile getiriyorsa bence artık itiraz değildir ve yanlıştır.

İtiraz Nedir?

Kiper: Yönetim Kurullarında herhangi bir karar oybirliği veya oyçokluğu ile alınır. Oy çokluğu ile alınana kararlarda karara katılmayan itirazını belirgin şekilde söylemelidir. Hatta bunun için karara şerh düşülür. Bazen umut, şerh düşülen ve kayda geçen o karara gizlenir. Bazen de umut, itirazı kabul etmektedir.

Mesut: İtiraz kabul etmemektir. İtiraz bireysel ilişkilerde ve kamusal ilişkilerde farklılık gösterebilir. Bir fikri ya da eylemi kabul etmediğim zaman bireysel çerçevede kabul etmiyorum. İtiraz aynı zamanda etik ve hukukun da alanıdır. Hollandacada itiraz kelimesinin kökü “ağır olmaktan” gelir. Estetik açıdan susmak, ironik ya da sarkastik olarak büyük bir itiraza dönüşebilir. Estetik zekâ, onaylanıyorum tavrından çıkıp müthiş bir itiraza gidebilir.

Burak: Duran adam, gezi parkının ortasında duruyor. Evde durmuyor.

Umut: Eylemsizliğin kendisi bir eylem. Başkaldırı-isyan “irade beyan etmek” Paydaş olmadığımızda itiraz ederiz. Onaylamadığımızda da.

Thomas: İtiraz, Arapçadan gelir/ yol kesme –karşı gelme anlamındaki kelimeden türemiştir. Toplum, dille şekillenir. Dil toplumların en önemli varlıktır. Toplum içinde öyle bir gerçek koyabilirim ki karşı koyamazsınız. Yani nesnel gerekçelerle itiraz edebilirim. (12 kızgın adam filmi örnek olarak verildi.) İtiraz aynı zamanda ikna yöntemlerinden bir tanesidir. Batı düşünce dünyasında itirazın ve iknanın birlikte gerçekleştiğini görüyoruz.

Kiper: Eylemi gerçekleştirip, sonra mı temellendiriyoruz?

Thomas: Kültürel olarak aklımıza uymayan şeye itiraz ediyoruz. Eğer rasyonellikten uzaksa da gerekçe üretiriz. Var olmakla, karşı durmak arasında yaşıyoruz. Yeni bir durumla ilgili bu şekilde pozisyon alıyoruz.

Mesut: “Devlet” kelimesinin diğer dillerdeki karşılığına bakalım   “State” kelimesi durağanlıktan gelir. Bizim dilimizdeki karşılığı ise devinim kelimesinden türüyor. Tabii burada devleti oluşturan kavimlerin göçebe mi yerleşik mi olduğuna göre isimlendirmeyi seçtiğini söyleyebiliriz. Kavimlerin bir yerden başka bir yere gitmesini temel alan anlayışta devletin dinamik olduğuna dair inanç var. Tabi burada aslında göçen hayvanlar ve iklim. Göçebeler onu takip ediyor. Devlet devinimden türüyor. İnsanların yaşam biçimleri oluşturdukları kavramlara dil üzerinden bakarsak coğrafya kaderdir/kederdir diyebiliriz.

Kiper: Durağan köküyle ya da devinim köküyle dillerde devlet kavramına karşılık üretilmiş ama  “itiraz” köküyle devlet kavramıyla ilgili bir kelime türetmemiş. Devingen olmak istemişler, durağan olmak istemişler ama hiç itiraz olarak düşünmemişler mi diyeceğiz?

Alper: (Murathan Mungan’ın dans ve nakış örneği üzerinden geleneği bozmamak, devam ettirmek üzerinden tanımlamasına deyindi. Bizim kültürümüzde halay horon gibi dansların olduğundan ve salsa vb gibi bireysel dansların olmadığını hatırlattı.) İtiraz kültürü için “ben” olabilmek ve birey olmaya saygı duyabilmek gereklidir.

Burak: Karşı olmakla karşıt olmak aynı şey değil. Akdenizlilerin Karadenizlere karşıt kültüre sahip olması, birbirlerine itiraz etmeleri demek midir?

Thomas: “Coğrafya kaderdir.”  Karşı duruşunuzun, başkaları tarafından nasıl algılandığı başkaları için ne anlama geldiğini de ifade ediyor. Devlet nezdinde, karşıt olmak doğuda gerçekleşirse terörist eylem, batıda gerçekleşirse yumuşak başlı bir eylem, kuzeyde gerçekleşirse kabul edilebilir bir eylem, güneyde gerçekleşirse olağan hâl olarak algılanması gibi bir örnekten bahsediyorum. Bu varsayımdan hareketle coğrafya sadece bizim için değil ettiğimiz itirazın algısı için de kader olabilir.

Ömer:  Coğrafyamız ve tarihimizden devraldığımız kültürel mirasta normatif bir bakış açısı olarak  “el pençe divan olmak” bulunuyor. Devraldığımız bu miras bizi biat etmeye ya da başka bir deyişle itiraz etmemeye yatkın hale getiriyor. Hatta bir adım öteye gidersek, itiraz edeni anarşist, terörist, bozguncu gibi hızlıca etiketlemeye meyilli hale getiriyor. Töre gibi çağ dışı kalmış kalıpların içinden gelen kan davası, namus yüzünden öldürme gibi eylemler bütününe ancak geçtiğimiz yüzyılın sonlarına doğru topluca itiraz edebildik ki hâlâ toplumun düşünce yapısının içinden tamamen temizleyebilmiş değiliz. Biat kültürüne karşı durmak, itirazı normatif hale getirmek kolay değil.

Ebru: Bizim içine doğduğumuz aile kavramı ya da töre kavramının elimizden itiraz hakkımızı aldığını düşünüyorum.

Ferda: “Belagat” beşerdedir. Yalnızca dile mahsus değildir. Bir fikri ya da durumu kabul etmek, bence misafir etmektir. Kabul ederseniz; karşı taraf güçlenir. Benim merak ettiğim, İtiraz, itiraz edilen konuyu değiştirebilir mu?

The School of AthensRaffaello Sanzio da Urbino

Uhri: Elmalı davasında, devlet siz bilmiyorsunuz ben biliyorum dedi.  Devlet; ailenin kutsallığını korumak için yine bir aile içinde olanı görmezden geliyor. Böyle bir durumda biz toplum olarak linçi düşünmüyoruz. Geleneksel toplum ve modern toplum arasındaki fark itiraz kültürüdür. Geleneksel toplumda kurulu düzeni korumak için hiyerarşi var, güvenliği önceleyen katı kurallar var.

Modern toplumlarda ise düzenin devamlılığının yerini değişimi koyduğunu görüyoruz. Değişimin esas olduğu, güvenin yerini özgürlüğün aldığı, hiyerarşinin yerini eşitliğin aldığı toplumlarda birey olmak dolayısıyla da itiraz daha rahat gerçekleşiyor.

Thomas: Bizde büyük bir çoğunluk niye Gezi’nin başkaldırı olduğunu düşünüyor? Neden tutukluluk söz konusu olduğunda sesini çıkarmayanlar, başkaldırı olarak düşünenlerden daha da büyük bir topluluk haline geliyor? Neden tutuklama emrini alanlar, gösteri hürriyeti kapsamında da değerlendirebilecekken haksız emre itiraz etmiyor? Gezi’nin içeriğini tartışmıyorum, tutumlarımızı tartışmaya açıyorum. Toplumun sinir uçlarına dokunan çocuk istismarı gibi bir davada toplum neden tutuksuz yargılamaya itiraz ediyor? Suçu kanıtlanana kadar herkes suçsuzdur ve böyle muamele görmelidir ilkesine göre davranıldığında neden toplum biçimin devamlılığına göre değil de içeriğin maiyetine ve bu maiyete karşı hissettiklerine göre tavır alıyor?  Çocuk istismarı var. Korumacı bir tavırla çocuğu korumak için.

Ömer: Örneğin 1700 küsur gün delil toplayan adalet sistemine ses yükseltmemek başka bir dava için “masumiyet karinesini” zedelediğinde ya da bizlerin başına geldiğinde ses yükseltecek birini bulabileceğinize inancınız var mı? İstanbul sözleşmesinin kaldırılmasının getirisi artık kadın ya da çocuğun beyanının yeterli kabul edilmemesi olacak. Kendi çocuğunuzun beyanının kabul edilmemesini içinize sindirebilecek misiniz? Toplumun normatif tutumu birey olarak itirazla mesafemizi belirliyor.  

İtiraz Nedir?

Alper: Vicdanımızı hukuka yasladık. Samimi bir durum olduğunda; istismar gibi, algı yönetimi de beraberinde gelebiliyor. Geçmişteki çelişkili kararlardan ve vicdandan kaynaklanan bir davranış biçimi olduğunu düşünüyorum.  

Uhri: Normalde itirazlar muhalefeti besleyen tutumlardır. Modern toplumlarda muhalefet, itirazlar üstünden politika üreterek iktidara yükselir.

Thomas: Muhalefeti değiştirmenin yolu da itirazdır. Bir itirazın anarşi noktasında kalması iktidar için de muhalefet için de ehven-i şer geliyor. Yeni bir söylemle itiraz edilen konudan uzaklaşmak işlerine geliyor.

Ömer: Ülkede sivil toplum örgütü kalmadı. Konformist yaklaşım var. STK yoksa, muhalefetin gücü yok. Muhalif tavır için bedel ödemek gerektiğine yönelik algı yerleşik hale geldi.

Hasan: Hoşnutsuzlukla ilgili toplum refleksin gerçekleşme biçimine de bakmamız gerekiyor. İtirazın eyleme dönüşme biçiminde en konforlu yöntem olarak sızlanmayı görüyoruz. Bu sızlanma genel olarak bireyin kendi kendine yaptığı bir eylem olarak görülüyor. İkinci olarak benim “şikayetçilik” olarak tanımladığım yöntemi görüyoruz. Kendi küçük çevrenizde, kahvelerde, günlerde hatta sosyal medyada kişilerin birbirlerine tıpkı bir ayna gibi aynı şeyi söylemesi. Burada da itiraz ettiğimizi düşünüyor ve eyleme geçtiğimizi varsayıyoruz. İtirazda bence sözün söylenmesinin ötesinde bir eylemsel tavır gerekiyor. Bunun yöntemleri de aslında ilk aklımıza gelenlerden çok daha çeşitlilik arz ediyor. Örneğin, itirazınız olan konuyla ilgili, dilekçe verebilir, imza toplayabilir, bildiriyle konu hakkında bilgisi olmayanları bilgilendirerek kamuoyu oluşturabilirsiniz. Örneğin muhalefetin gerçekleştirdiği “adalet yürüyüşü” de bir itiraz eylemidir. Her zaman kitlesel bir gösteri olması da gerekmediği gibi itiraz hakkı yasal olarak bu örneklerdeki gibi kullanılabilir. Bu noktada tabi kişilerin özgüveni, cesareti, tedirginliği ya da kaygıları da bu eylemlerden kişileri alıkoyabildiğini de unutmamız gerekiyor.

1 thoughts on “031. Oturum: İtiraz Nedir?”

  1. Geri bildirim: Oturum #98: Yalan NEDİR? - Yamuk Duruş

Yorum bırakın